Kuzu Çevirme

Öyle güzel ki yurdumuzun her köşesi; gezmekle, tanımakla, anlatmakla bitmez.. Her karış toprağında emek vardır, saygı duyulacak tarih vardır, verimlilik vardır, can vardır.. Her bölgesinde farklı kültürler barındıran, farklı medeniyetin ve dinlerin uzun yıllar birlikte yaşam sürdüğü kaç ülke vardır ki Dünya da..? Her kültürün kendi yerleşiğinde kabul ettirmiş olduğu lezzetlerin yanında, yüzyıllardır değişmeden günümüze gelen tatlardan biri de kuzudur elbette.. Yurdumuzun Coğrafi zenginliği bir çok kuzu ırkını da içerisinde bulundurmasına olanak sağlamıştır.. Kıvırcık, karayaka, gıcık, merinos bunlardan sadece bazılarıdır.. Bir çok ta pişirme tekniği ve kuzu etinden yapılmakta olan yemek var tabi ki.. Modern çağımızda ki kuzu etlerine verilen yemek isimlerini hiç saymak istemiyorum.. Fakat Anadolu’nun bir çok beldesinde günümüzde halen uygulanmakta olan bir teknik var ki.. Evet hepimizin bildiği kuzu çevirmeden söz ediyorum.. Uzun bir sırığa saplanmış 16 kg’lik bir süt kuzusunun, köz ateşte 6 saat pişmesi ile lezzetlenen günümüze uzanmış bir tarihten.. Yaklaşık 2500 rakımda muhteşem doğanın içerisinde, buz gibi kaynak suyunun hemen yanında çevrilen bir kuzu etinin lezzetini kelimelerle anlatmak inanın çok zor.. Gitmek zorunda olanların gitmiş olduğu bir yayla köyünde, kuzu çevirmenin lezzeti ile kuzuyu çeviren Anadolu insanının kalbinin güzelliğinin birleştiği tabloyu görmenizi çok isterim..

Unutulmasın ki, hiç bir lezzet tesadüf değildir..